21 Mayıs 2008 Çarşamba

DÖRTAYAK ANITMEZARI


İri yarı dört ayağı olduğu için, halk tarafından « Dörtayak » diye adlandırılan anıtmezar üç bölümden oluşmaktadır: 1- batı ve güney taraftaki duvarları toprak üstünde, diğer tarafları ise tamamen yer altında kalan bir mezar odası; 2- dört adet fil ayağı üzerinde dört yanı kemerli bir başka oda; 3- piramit biçimli bir çatı.

Anıtmezar, Kaptan Beaufort'un CHELİNDREH (eski Kelenderis) limanı haritasında CENOTAPH yani bir kişi anısına yaptırılan ancak söz konusu kişinin içinde gömülü olmadığı boş mezar olarak işaretlenmiştir.

Tarihin derinliklerinden günümüze sağlam biçimde ulaşan, 8 metre yüksekliğindeki ve MS. 2. yüzyılda yapıldığı sanılan bu tarihî anıtın, mezar odası henüz açılmadığı için, önemli bir kişi anısına yaptırılan ancak kendisinin içinde gömülü olmadığı bir boş mezar mı yoksa gerçek bir anıtmezar mı olduğu bilinmiyor.

Dörtayak Anıtmezarı hakkında elimize geçen en eski resim, 1851 yılında Museum of Antiquities’de yayımlanan bir gravürdür. Günümüzdeki Çakmakoğlu Caddesi ile Dörtayak Sokak’ın kesiştiği noktadan bakılarak yapılan bu gravürde ön planda Dörtayak arka planda ise Kilikya limanı vardır.

Düzgün kesme taşlarla ve harç kullanılmadan yapılmış olan anıtın çatısından düşen bir taşın kenet yuvası bir Gilindireli tarafından genişletilmiş ve her düğünde pişirilen yöresel yemek Keşkek'in ana malzemesi olan buğdayı dövmek için dibek olarak kullanılmaktadır.

DÖRTAYAK ANITMEZARI HAKKINDA YAZILANLAR

“Antik kentin merkezinde, kıyıda, kocaman yontma taşlardan yapılmış, içerisine dört ana yöne bakan dört kapıdan girilen bir yapı yükselmektedir” (Vital Cuinet, La Turquie d’Asie, Tome 2, Paris, Ernest Leroux, Editeur, 28, Rue Bonaparte, 28; 1891)

“Kentin merkezinde, her biri dört ana yöne bakan ve içerisine bu dört kapıdan da girilebilen bir anıt vardır. Kocaman yontma taşlardan yapılmış olup konik bir biçimde yükselmektedir. En üst kısmı ise çok güzel bir kornişle süslüdür…” (Victor Langlois, Voyage dans la Cilicie, Paris,1861, chez Benjamin Duprat)

“Gilindire’nin orta yerinde, yol kenarında bir Roma eseri daha vardır. Dört kubbe üzerine bir pantantif kubbeden meydana gelen eserin hüviyeti her ne kadar kesin olarak bilinemiyorsa da bunun önemli bir kişinin mezarı olduğu söylenebilir” ( M.Hadi Altay; Adım-Adım Çukurova; Adana 1965)

“Yerli halk tarafından dört ayak olarak bilinen M.S.II. yüz yıla tarihlenen mezar anıtı piramidal çatı formuyla hem Demircili Öterkale’nin hem de Uzuncaburç mezar geleneğini devam ettirirler. Düzgün kesme taşlarla bir podyum üzerinde dört adet fil ayağı üzerindeki piramidal çatı ile kapatılmıştır. Bu mezar 4 adette kemerli kapı görünümlü açıklıkla hareketlendirilmiş. Asıl mezar odası alt kattaki kripta kısmında olmalıdır. Çünkü dört ayağın açık kısmında herhangi bir gömüt izi yoktur” ( Şinasi Başal; Antik Silifke ve Çevresi; mersin 1993)


Dörtayak hakkında halk arasında şöyle bir de rivayet vardır:

Kentin krallarından birinin çok güzel bir kızı varmış. Yakışıklı iki delikanlı prensesi görüp sevdalanmış. İkisi birden kızı babasından istetmiş. İki namzet arasından seçimini yapamayan baba, «Sizlere birer iş vereceğim. Kim işini önce bitirirse, kızımı ona vereceğim» demiş:
- Sen, Köşk'ten Gilindire'ye kanal yapıp su getireceksin.
-Sen, kent merkezinde her biri dört ana yöne bakan ve içerisine bu dört kapıdan da girilebilen, kocaman yontma taşlardan bir anıt yapacaksın.
Gençler işe girişmiş. Birinci delikanlı, dağları delmiş, taşları kesmiş, kanallar yapmış suyu getirmeye çalışmış. Öteki kocaman kocaman taşları yontmuş, başlamış yapıya. Son taşı koyup işi bitirmek üzereyken, birincinin suyu getirdiğini işitmiş. Yaptığı anıt üzerine yıkılmış adeta. Kızı kaybettiği için çok üzülen delikanlı kendini denize atarak intihar etmiş. Mimari isteyen kız da aynı yerde denize atlamış ve boğulup ölmüş.
AYCEVDER

Hiç yorum yok: